Günümüzde sosyal medya, gençlerin hayatında önemli bir rol oynamakta. Ancak son zamanlarda ortaya çıkan bazı trendler, gençlerin sağlığını ve güvenliğini tehdit eden faktörler arasında yer alıyor. Özellikle ergenlerin, sosyal medyada popüler hale gelen tehlikeli davranışları benimsemesi, alarm zillerini çaldırmakta. Bu tür akımlara karşı hem ailelerin hem de eğitimcilerin bilinçlenmesi ve önlem alması oldukça önemli hale geldi.
Ergenler, sosyal medya platformlarında "havalı" görünmek amacıyla bazı davranışları taklit etmeye yönelik eğilim gösteriyorlar. Bu bağlamda, özellikle TikTok gibi popüler sosyal medya uygulamalarında hızlı bir şekilde yayılan bazı içerikler, gençler tarafından oldukça fazla ilgi görüyor. Örneğin, "Blackout Challenge" adı verilen bir trend, gençlerin kendilerini boğulma noktasına getirecek kadar nefeslerini tutmalarını teşvik ediyor. Bu tür akımlar, gençlerin yaşamlarını riske atarak kendilerini kanıtlamaya çalıştığı tehlikeli bir süreçtir.
Ayrıca, ergenler arasında popüler olan bu tür tehlikeler genellikle basit bir eğlence anlayışıyla başlar, fakat sonuçları oldukça yıkıcı olabilir. Aileler ve öğretmenler, bu tür içeriklerin gençler üzerindeki etkilerini anlamak ve düşüncesizce takip edilen akımların önüne geçmek için bilgi sahibi olmalıdır. Covid-19 pandemisi ile birlikte ergenlerin sosyal medya kullanım süreleri ve maruz kaldıkları içerikler önemli ölçüde artmıştır. Bu bağlamda, ebeveynlerin çocuklarının sosyal medya aktivitelerini yakından izlemeleri ve bu içeriklere karşı farkındalık kazandırmaları kritik bir öneme sahiptir.
Ergenlik dönemi, kimlik arayışı ve sosyal kabul ihtiyacının yoğun olarak hissedildiği bir dönemdir. Bu durum, gençlerin kendilerini kanıtlamak için tehlikeli davranışlara yönelmesine neden olabiliyor. "Havalı" görünme isteği, çoğu zaman gençlerin karar verme süreçlerini olumsuz etkileyerek sonuçları düşünmeden hareket etmelerine sebep olabilir. Sosyal medya platformları, insanları daha fazla etkilemenin ve dikkat çekmenin bir yolu olarak algılanmakta ve bu durum gençlerin yaşamlarının tehlikeye girmesine yol açmaktadır.
Ergenlerin sosyal medya kullanırken karşılaştıkları bu tür içerikler, beyin gelişimleri henüz tamamlanmadığı için daha fazla etkilenmelerine neden olabiliyor. İnsani bağların zayıflaması, doğru bilgilerden uzaklaşma ve yanıltıcı içeriklere karşı daha açık hale gelme gibi sorunlar, gençlerin bulundukları sosyal ortamda sağlıklı ilişkiler kurmalarını zorlaştırıyor. Dolayısıyla, bu tür tehlikelerin sadece birey için değil, toplum için de ciddi sonuçları olabiliyor.
Bu tehlikeli akımların önüne geçmek, yalnızca gençlerin hayatını kurtarmakla kalmayıp, toplumun genel sağlığı açısından da büyük önem taşımaktadır. Eğitimcilerin ve ebeveynlerin çocuklarına sosyal medya davranışları ile ilgili bilgi vermeleri ve sağlıklı bir dijital yaşam sürmeleri için onlara rehberlik etmeleri gerekmektedir. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, gençlerin duygularını ve düşüncelerini açıkça ifade edebilecekleri bir iletişim kanalı oluşturmaktır.
Bilinçli ebeveynler, çocuklarına sosyal medya kullanımı ile ilgili kaynaklar sunarak, bu tür içerikleri sorgulamaları ve farkındalık kazanmaları için motive edebilirler. Ayrıca çocukların karşılaştıkları tehlikeleri anlamaları ve başkalarını korumak için harekete geçmelerini teşvik etmek, topluluk olarak bu sorunla mücadele etme konusunda önemli bir adımdır. Unutulmamalıdır ki, sosyal medya akımları geçici olabilir, fakat bu akımların etkileri uzun vadeli olabilir.
Sonuç olarak, ergenlerin sosyal medyada karşılaştıkları tehlikeli akımlar, sadece bireylerin değil, toplumun genel sağlığını tehdit etmektedir. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin bilinçlenmesi, bu konuda farkındalık yaratmaları ve gençlerin sosyal medya kullanımı ile ilgili doğru bilgilere ulaşmalarını sağlamaları, tehlikeli trendlerin önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Eğitim ve iletişim, bu konuda atılacak en önemli adımlar olarak öne çıkmaktadır.