2023 yılında gündeme gelen Türkiye’nin İklim Kanunu, ülkede çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için atılan önemli adımlardan biri oldu. Hükümet, iklim değişikliği ile mücadele ve karbon salınımını azaltma hedefleri doğrultusunda hazırlanan kanunun detaylarını kamuoyuna açıkladı. Peki, İklim Kanunu maddeleri nelerdir, yasalaştı mı ve Resmi Gazete’de yayımlanmış mı? 2025 için belirlenen hedefler neleri kapsıyor? İşte bu soruların yanıtları ve daha fazlası…
İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim etkilerini azaltmak, iklim değişikliği ile mücadele etmek ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak amacıyla oluşturulan kapsamlı bir düzenlemedir. 2023 yılında kabul edilen bu yasa, Türk hükümetinin, Paris İklim Anlaşması hedefleri doğrultusunda sera gazı emisyonlarını azaltma yükümlülüklerini yerine getirmesi için gerekli yasal çerçeveyi sunmaktadır. Kanunun temel işlevleri arasında, yıllık ulusal emisyon bütçesinin belirlenmesi, iklim değişikliğiyle ilgili kamu politikalarının uyumlaştırılması ve çeşitli sektörler arasında işbirliği yaratılması yer almaktadır.
İklim Kanunu’nun en önemli bileşenlerinden biri, 2025 yılı için konulan hedeflerdir. 2025 yılı itibarıyla Türkiye, sera gazı emisyonlarını 2018 düzeyinin %20 altında tutmayı hedeflemektedir. Bu hedef, enerji, sanayi, ulaşım ve tarım gibi çeşitli sektörlerdeki dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artırılması, fosil yakıtların azaltılması ve enerji verimliliğinin sağlanması, İklim Kanunu çerçevesinde önem arzetmektedir.
Kanun, ayrıca yerel yönetimlerin ve özel sektörün iklim hedeflerine ulaşabilmesi için çeşitli teşviklerin sağlanmasını öngörmektedir. Bu teşvikler sayesinde, şehirlerde yeşil alanların artırılması, toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi ve atık yönetimi sistemlerinin iyileştirilmesi teşvik edilecektir. Bütün bu düzenlemeler, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşabilmesi adına kritik bir rol oynamaktadır.
İklim Kanunu, yalnızca çevre üzerinde olumlu bir etki yaratmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik dönüşümü de beraberinde getirir. Yeşil teknolojilere geçiş, yeni iş alanları açarken, istihdamda da bir artış sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, toplumda iklim bilincinin arttırılması için eğitim ve bilgilendirme programlarının düzenlenmesi de kanun kapsamına alınmıştır. Bu tür programlar, bireylerin ve kurumların çevresel konularda daha duyarlı hale gelmesini hedeflemektedir.
İklim Kanunu’nun uygulanabilirliği, yalnızca yasal çerçevenin netliği ile sınırlı kalmayacak; aynı zamanda toplumda bu konuda güçlü bir irade ve işbirliği gerektirecektir. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün aktif katılımı olmadan, belirlenen hedeflere ulaşmak zor olabilir. Bu nedenle, kanunun etkili bir şekilde uygulanabilmesi için tüm paydaşların el birliğiyle çalışması büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin İklim Kanunu, gelecekteki çevresel sürdürülebilirlik çabalarının temel taşlarından biri olacak. Bu yasayla birlikte, Türkiye, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım atmış olacak. İklim Kanunu’nun 2025 hedefleri, yalnızca çevresel faktörleri değil, ekonomik ve toplumsal dinamikleri de kapsayarak daha kapsamlı bir yaklaşımla ele alınmaktadır.
İklim Kanunu’nun yasalaştığına ve Resmi Gazete’de yayımlandığına ilişkin bilgiler ise, kamuoyuna yeterince detaylı bir şekilde iletilmiş ve toplumun her kesiminde bu önemli konuya dair farkındalık oluşturulmuştur. Türkiye, bu kanunla birlikte karbon salınımını en aza indirme, yenilenebilir enerji kaynaklarını artırma ve iklim dostu bir geleceğe adım atma konusunda kararlılığını ortaya koymuştur.